Türkiyede Kürt olmak...

Ortaya karışık, seçme yorumlar... Gerek kişisel gerkesede alıntı(başta "ekşi-sözlük" olmak üzere)

"istiklal'de ingilizce konusan yabanci turistlere gidip sen niye türkce konusmuyorsun bu ülkede, burasi türkiye demek ne kadar aptalcaysa, kürtlere de sen neden kürtce konusuyorsun türkiye'de demek ayni sekilde aptalcadir."

hayir, daha aptalca. birinden istedigin, zevk icin geldigi bir yerde temel bir hakkindan 1 haftaligina feragat etmesiyken, digerinden istedigin zevk icin degil memleketi oldugu icin bulundugu yerde temel bir hakkindan omurboyu feragat etmesi.

aslinda daha da aptalca: turist ulkesine dondugu zaman kendi diline de doner, kendisi olmaya devam eder; lakin digerinin dilinin degismesi, hak mahrumiyetinden ote kisinin benligini de degistirir; zira dil dusuncelerin ifadesinden ote, o dusunceleri olusturan aractir. dili degisenin dusuncesi de, kulturu de, benligi de degisir.

isin kotusu tam da bu yuzden, degisim sade bireyle, hatta toplumun bugun hayatta olan uyeleriyle sinirli kalmiyor; dil kulturun vucudu oldugu icin gelenegiyle, tarihiyle, olmusleriyle, gelecegiyle birlikte bir toplum tumden baskalasiyor.

[dilin cogunu koruyup salt yaziyi degistirmekle dahi yasadigimiz entelektuel birikim kaybininin sonuclari dramatik oldu. bunun daha ciddi bir travmaya yolacmamasinin sebebi belki de zamaninda cok buyuk cogunlugun okuma yazma bilmiyor olmasiydi]

***

"ben ülkemde ne kürtçe ne ingilizce ne de almanca konuşulmasını istemiyorum,bu memleketin dili türkçe herkes de türkçe konuşsun istiyorum" dilegi, "bu memleket" kavraminin stratejik kullanimi sayesinde siyasal sinirlarla kulturel sinirlari birbirine bulamak isteyenlerce daha once de denendi (örn:vatandaş türkçe konuş), pek de hayirli sonuclar dogurdu. simdilerde (dünya türk olsun) gibi varyantlari da var.

tabii boyle kabadayi bir slogandan sonra "anlamak istemeyenlere anlatayim: benim tepkim ben anlamayayım diye türkçe bilmelerine rağmen özellikle kürtçe konusanlara" diye aciklama gelmesi de milliyetci hezeyanlara sikca arkadaslik eden ironik bir nokta oldu: yan cizmedigini, durust oldugunu varsayarak diyorum ki, kendini ana dilinde ifade etmeyi ogrendikten sonra baskalarinin ana diliyle ugras.

tam bitti derken, bis yaptik: "herkes o zaman kendi kafasına göre konuşsun (cerkezler, lazlar) kimse birbirini anlamasın". haha, demek cerkezce konusmanin zararini coktan tescil edip bu konuda kanun hukmunde kararnameyle duzenlemeye gitmisiz de haberimiz yokmus; bunlari bir serbest biraksak turkiye kaosa suruklenecek, kimse birbirini anlamadigindan -ki bu konuda barometremiz benim herkesi ne kadar anladigim, hic benmerkezcil degilimdir- sokak kavgalari cikacak, su borulari patlayacak, kopruler tikanacak, ekmek karneye baglanacak.

yani kendini savunurken, "lazlari da serbest birakalim o zaman" mealinde bir laf etmek özrü kabahatinden büyükün ucuncu gobekten kuzeni, farklari burada ozur olmamasi: kabahati, kabahatinden buyuk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder